13 Ağustos 2013 Salı

Karaburun Yarımadası İçin Yürüyor

Karaburun Yarımadası Ortak Yaşam Platformu (KOYAP); Karaburun'daki Rüzgar Enerji Santralleri, Balık Çiftlikleri ve diğer çevre sorunlarına karşı 15 Ağustos 2013 tarihinde saat 09.00' da ''Karaburun Yarımadası İçin İzmir'e Yürüyor'' sloganıyla çevre direnişine çağırıyor.



15 Nisan 2013 Pazartesi

İfade Ettirmem Özgürlüğü


Türkiye yargısı, son 10 yıldır daha bir sık kullanmaya başladığı, hele ki son 5 yıldır yinelemeye doyamadığı özgürlüğünü bugün de Fazıl Say için kullandı. Bin yıl önce Hayyam'ın yazdığı şiiri, retweet etmek suretiyle, dine hakaret etme gafletini gösteren Fazıl Say'a az bile. Yargı ve hükümet ifade ettirmeme özgürlüğünü korkmadan kullanmalı. Yalnızca bu özgürlüğünü değil, job - biber gazı kullanma özgürlüğü, öğrenciye - işçiye işkence yapma özgürlüğü, işsize takla attırma özgürlüğü, kansere dilenci muamelesi yapma özgürlüğü, poşu takanı, parasız eğitim isteyeni içeri atma özgürlüğü gibi nice özgürlüklerini kullanmalı.

Yaşasın çoğunluğun, azınlığı ezme özgürlüğü! Yaşasın farklılıkları ötekileştirme özgürlüğü!
Büyüyoruz, özgürlerşiyoruz.






27 Şubat 2013 Çarşamba

Enerji Sorunu - 1

Kapitalizmin önemli bir bireyi haline gelecek olan delikanlı, para kazanmaya yeni başlamıştır. Mevcut üretim araçları ile elde ettiği kazanç temel ihtiyaçlarını karşılamakta yeterliydi, hatta birikim de yapıyordu fakat damarlarında dolaşan bir zehir gibi kendisini esir alan daha çok para kazanma hırsı onu yeni atılımlara (ya da yatırımlara) zorlamaktaydı. Bu yüzden olsa gerek parlak zekasını daha fazla kâr elde edebilme yönünde kullanıyor, çalışma odasında durmaksızın çalışıyordu. Kazandığı parayla yeni üretim araçları satın alıyor, farklı ürünler üretiyor, reklamlar yaptırıyordu. Böylelikle sermaye birikimi artıyor ve yeni araçlar satın alabiliyor, hatta büyüyor, yeni üretim merkezleri kuruyordu.

Devlet ise bu sırada kapitalist bireyin evrimini dikkatle takip ediyor, hatta sendelediyinde anne şefkatiyle destekliyor ve artık bir güç olarak gördüğünde, delikanlıyı "patronlar" arasında önemli bir yere getiriyordu. Öyle ki, bütün değerleri metalaştırarak, hem bu patronlara yeni sermayeler kazandırıyor hem de düzenin işleyişini patrona endeksliyordu. Biz artık gelişmişliğimizi, insanların mutluluğu ile değil, patronların ekonomik gücüyle tarif eder olacağız. Hem zaten mutluluk da artık "sevgilililer günü", "cimcimeler günü" gibi kalıplarda metalaştırılarak ekonomik bir değer kazanmıştı.

Devlet - Patron işbirliği ile bizlere yaşatılan "sanal" dünyada, her şey olduğu gibi enerji politikaları da sermayedarların ihtiyaçlarına yönelik olarak belirlenmektedir. Az önceki delikanlının bu düzeye gelmesi için yaptığı her yatırımda, yatırımların her adımında ve üretim süreçlerinin tamamında enerji gereklidir. Velev ki doğada kaynaklar sınırlıdır. Böylece sanal sorunumuz ortaya çıkmaktadır:

"ENERJİ İHTİYACI"

Devam edecek.

28.02.2013

15 Ocak 2013 Salı

Pet Shoplar'da Hayvan İşkencesine Son




kadıkoygazetesi.com'da yayınlanan habere göre, Kadıköy belediyesi, kadıköydeki petshoplar'da artık hayvan satışı olmayacak.

Açıkçası belediyelerin bunu sağlayabilme yetkisi olduğunu bilmiyordum. Umarım bu güzel karar kalıcı olur ve diğer belediyeler için örnek teşkil eder.

Haberin bağlantısı için:

http://www.kadikoygazetesi.com/24559-kadikoyde-pet-shoplarda-hayvan-satisini-yasaklandi/

26 Aralık 2012 Çarşamba

Yeni yılı neden kutlarız ki?

İklim değişikliğinin etkisinden olduğuna ne şüphe, geç gelen bir kışın ilk ayı olan aralığın sonlarına geldik yine. Mevsim normallerinin üzerinde olsa da yine insanı titretecek bir hava varken, şehrin sokaklarının her bir yanında yılbaşı hazırlıkları göze çarpıyor. Ağaçlar, parlak ve renkli ışıklarla süslenmiş, reklam panolarında bankaların kredi fırsatları(!) yerini almış, bu dönemi fırsat bilen girişimci işportacılar, birbirinden değişik, genellikle Çin yapımı olan, hediyelik ürünlerini kaldırımlara yığmış, yılbaşının vazgeçilmez geleneği haline gelmiş, ya tutarsa diye alınan milli piyangolar sergilerdeki yerini almışlar.

Çocuğundan yaşlısına, zengininden fakirine, hıristiyanından müslümanına, toplumun farklı kesimlerinden insanların neredeyse tamamı bu kutlamaya hazırlanıyor. Kimisi ufak bir hediye alıyor bu geleneği sürdürmek için, kimisi yiyecek-içecek stokluyor gerçekleşecek uzun gecede her şeyin mükemmel olması için. Kimi amerikan filmlerindeki gibi çam ağacını süslemiş, hatta imkanları ölçüsünde şöminesinin üst kısmına çiviye benzer bir raptiye ile astığı, uzunca bir çorabın içine hediyeler saklamış, evin mensuplarından biri noel baba kılığına girmiş  ve üzerinde şükran günü hindisi olan masanın etrafında toplanmış bir şekilde, kimisi televizyon başında, çiğdem çitleyip kabuklarını tombala kartonundaki sayılara yerleştirerek, kimisi ise dışarıda, kendisini yüksek sesli müziğin ve sınırsız alkolün büyüsüne bırakarak karşılayacak bu günü.

Peki neden?(İşte o kritik soru!) Sonuçta sıradan bir gün olan ve dünyanın, güneşin etrafındaki turunu tamamlayışına denk gelen (hatta tam olarak gelmeyen*) günün bu kadar heyecanla karşılanmasının bir anlamı olmalı. Belli ki bunca insan, dünyanın güneşin etrafındaki bu hayali yörüngedeki seyahatiyle ilgilenmemektedir. O halde bu kutlamalar güzel bir yılın temennisini dilemek için yapılan bir gelenek mi? O zaman bu kutlamayı yeni yıl yerine yeni on yıl ya da yeni yirmibeş yıl şeklinde kutlasak uzun vadede kendimizi garantiye almış olmaz mıyız? Bu sayede uzun vadede mutluluğa sahip olabiliriz. Yoksa bu özel gün hayatı sıkıntılar içinde geçen insanların, bu keyifsizlikten kaçıp bir nebze mutlu olmak için ürettiği bir gün mü? Madem eğlenceye olan ihtiyacımızı böyle günler karşılıyor, o halde yeni ayı da kutlayabiliriz. Bu sayede yılda bir kere yapılan bu eğlence, 11 kez daha düzenlenebilir.

Bir takım kesim dini gerekçelere dayandırsa da bizim ülkemizde bunun geçerliliği yoktur. Bizim geleneğimizde yeni yılın kutlanması İsevilik inancından etkilense de, bu sadece kutlama şeklinin batılı ülkelerdekine benzemesiyle sınırlıdır. Bu yüzden bu noktaya da dayandırmak sağlıksızdır.

Yine kendi yarattığım bir sorunu daha çözümsüz bıraktım. Seneye görüşürüz!


(Ek: Aslında kutlamaların ve özel günlerin sıklığının kime ve hangi güce yaradığı ortadadır.)
*6 saatlik küsurat 4 yılda bir artık yıla aktarıldığına göre, bu 3 yıl boyunca yeni yılın yanlış zamanda kutlandığı anlamına gelir.

26.12.2012