26 Aralık 2012 Çarşamba

Yeni yılı neden kutlarız ki?

İklim değişikliğinin etkisinden olduğuna ne şüphe, geç gelen bir kışın ilk ayı olan aralığın sonlarına geldik yine. Mevsim normallerinin üzerinde olsa da yine insanı titretecek bir hava varken, şehrin sokaklarının her bir yanında yılbaşı hazırlıkları göze çarpıyor. Ağaçlar, parlak ve renkli ışıklarla süslenmiş, reklam panolarında bankaların kredi fırsatları(!) yerini almış, bu dönemi fırsat bilen girişimci işportacılar, birbirinden değişik, genellikle Çin yapımı olan, hediyelik ürünlerini kaldırımlara yığmış, yılbaşının vazgeçilmez geleneği haline gelmiş, ya tutarsa diye alınan milli piyangolar sergilerdeki yerini almışlar.

Çocuğundan yaşlısına, zengininden fakirine, hıristiyanından müslümanına, toplumun farklı kesimlerinden insanların neredeyse tamamı bu kutlamaya hazırlanıyor. Kimisi ufak bir hediye alıyor bu geleneği sürdürmek için, kimisi yiyecek-içecek stokluyor gerçekleşecek uzun gecede her şeyin mükemmel olması için. Kimi amerikan filmlerindeki gibi çam ağacını süslemiş, hatta imkanları ölçüsünde şöminesinin üst kısmına çiviye benzer bir raptiye ile astığı, uzunca bir çorabın içine hediyeler saklamış, evin mensuplarından biri noel baba kılığına girmiş  ve üzerinde şükran günü hindisi olan masanın etrafında toplanmış bir şekilde, kimisi televizyon başında, çiğdem çitleyip kabuklarını tombala kartonundaki sayılara yerleştirerek, kimisi ise dışarıda, kendisini yüksek sesli müziğin ve sınırsız alkolün büyüsüne bırakarak karşılayacak bu günü.

Peki neden?(İşte o kritik soru!) Sonuçta sıradan bir gün olan ve dünyanın, güneşin etrafındaki turunu tamamlayışına denk gelen (hatta tam olarak gelmeyen*) günün bu kadar heyecanla karşılanmasının bir anlamı olmalı. Belli ki bunca insan, dünyanın güneşin etrafındaki bu hayali yörüngedeki seyahatiyle ilgilenmemektedir. O halde bu kutlamalar güzel bir yılın temennisini dilemek için yapılan bir gelenek mi? O zaman bu kutlamayı yeni yıl yerine yeni on yıl ya da yeni yirmibeş yıl şeklinde kutlasak uzun vadede kendimizi garantiye almış olmaz mıyız? Bu sayede uzun vadede mutluluğa sahip olabiliriz. Yoksa bu özel gün hayatı sıkıntılar içinde geçen insanların, bu keyifsizlikten kaçıp bir nebze mutlu olmak için ürettiği bir gün mü? Madem eğlenceye olan ihtiyacımızı böyle günler karşılıyor, o halde yeni ayı da kutlayabiliriz. Bu sayede yılda bir kere yapılan bu eğlence, 11 kez daha düzenlenebilir.

Bir takım kesim dini gerekçelere dayandırsa da bizim ülkemizde bunun geçerliliği yoktur. Bizim geleneğimizde yeni yılın kutlanması İsevilik inancından etkilense de, bu sadece kutlama şeklinin batılı ülkelerdekine benzemesiyle sınırlıdır. Bu yüzden bu noktaya da dayandırmak sağlıksızdır.

Yine kendi yarattığım bir sorunu daha çözümsüz bıraktım. Seneye görüşürüz!


(Ek: Aslında kutlamaların ve özel günlerin sıklığının kime ve hangi güce yaradığı ortadadır.)
*6 saatlik küsurat 4 yılda bir artık yıla aktarıldığına göre, bu 3 yıl boyunca yeni yılın yanlış zamanda kutlandığı anlamına gelir.

26.12.2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder